28.12.2011

Zakkum 2



24 Aralık Cumartesi günü Eskişehirdeydiler..Tabi ki yine oradaydım..Güzel bir konser, güzel bir geceydi..

4.12.2011

Was ist für Sie wichtig/unwichtig im Leben?



Sorumuz bu..Daha doğrusu sorunumuz.."Sizin için hayatta ne önemli(ya da ne önemsiz)?"Bu benim Almanca ödevim..Yazılacak kelime sayısı min. 30 olmasına rağmen  o kadar zor geliyor ki..Zor gelen Almanca ya da yazmak değil..Yazılacak şeyler bulmak..Nasıl anlatabilirim hayatta ki şeyleri önemli ya da önemsiz bulabilecek kadar hayatı kâle almadığımı? Nasıl anlatabilirim 30 kelimeyle?

3.12.2011

Hakan Günday-Kinyas ve Kayra

Düşün! Bize matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi.Bunu kabul ederim.Ama sora 1 ile 2 arasındaki sosuzluğu düşündüm.Peki o nereye gitti? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir?Eğer 1’den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelebilir?İşte!Soru bu! Yanıtsız bir soru ve işte matematiğin hatası!Dolayısıyla matematik yok!Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok..Ama ben anlayabilirim.anlayabilirim bu sorunu ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar.Yani hiçbir sayı tam değildir.Hepsi tama yaklaşır,ama varamaz. Demektir ki 1,999…9’u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız.Ve dünya da aslında tam gibi görünürken,aslıda irrasyonellik harikası.İşte bu yüzden hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir!Yani anlamsızdır.Ne bir başlama nedeni,ne de bir oluş nedeni vardır.evrende uçuşa kocaman bir irrasyonellik .Tabi ki dünyanın bir anlamı olması gerekiyor.Belki de onu anlamlandıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada.!

20.11.2011

Bunalım Saatleri 3-Kelimeler


"Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler;ağzına dolar insanın. Sussan acıtır,konuşsan kanatır.. " Bazıları da vardır ki çıkmak isterler ama bir türlü kalıba  dökülüp çıkamazlar,bir diğerleri ise çıksalar bile gitmesi gereken yere gidemediği için öylece solup giderler..  Kelimelerin türlü anlamları vardır..

Bir kutu kelime..




Yalnızlığına iyi bak.Sahip çık.Kaç kişinin emeği var onda kimbilir?

25.10.2011

Oğuz Atay-Günlük

Planım Korkuyu Beklerken'i okumaktı önce fakat elime bu gelince öncelik sıram değişti..Tutunamayanlar ve Tehlikeli oyunlarda kendi kendine konuşan bir adama o kadar alışmışım ki sanki Oğuz Atay gerçekten hayali bir kişi..Günlük'ü de bana onun da bir insan olduğunu hatırlattı..Bunda da karamsar sözleri yok mu?Var..Şunları paylaşmak istedim:
*Bir yaşantıyı sonuna kadar sürekli izlemenin,bitirmenin bir çeşit ölmek olduğunu hissediyor.Yarım yaşantılar sürdürerek,bütün ölümlerden kaçıyor..
-Neden öldü?Kalpten öldü elbette.Yaa kalbi mi vardı?Evet,kalbi olduğu için öldü.Oyunları çok ciddiye aldığı için öldü.Ciddi olmayan başka biri hiç olmazsa bir baygınlıkla filan yetinebilirdi...
*Evde oturmaya o kadar alışmışım ki sanki evden çıkınca gerçek bir dünyada yaşamıyorum.Evin dışında her yer sanki aynı,sanki bütün insanlar birbirine benziyor.Ne acıklı değil mi?
-Arsız çiçekler yetiştiriyorum.Tenekeler düşmesin diye pencerenin iki kasası arasına çıtalar çaktım.Daha çirkin oldu görünüşleri.Çiçeklerle birlikte her soluk alışımızda havayı kirletiyoruz..

21.10.2011

Zakkum

20 Ekim'de yani dün gece Eskişehir'deydiler.Her ne kadar ülkemizdeki sorunlar yüzünden buruk da olsa çok güzel performans sergilediler.Cem gece boyu seni izleyen kıvırcık saçlı şahıs bendim..!(Tamam görmemiş olabilirsin)Tanışmak bir imza almak istedim ama cık istemediler haliyle 3 gibi bitince normal sanırım....Umarım bir gün diyorum ..

8.10.2011

Descartes

Hani sen "Düşünüyorum öyleyse varım " dedin ya o işte öyle değil..Düşünüyorum bu yüzden yok oluyorum...Gerçek bu..

Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor

Normalde filmi çıkan kitapların önce kitaplarını okur sonra filmlerini izlerim hatta belki izlemem bile.Çünkü film yerine her zaman kitapların daha iyi olduğunu düşünürüm.Bunun filmi ilk defa beni yanılttı.Kitabı bulamadığım için önce filmini izlemiştim.Ama sonunda kitabını da okudum ve gerçekten çok beğendim..Paulo Coelho'nun hayatı sorgulayış şekli yine çok anlamlı bir olay örgüsü içinde anlatılmış..

Konusuna gelecek olursak:
Veronika, her istediğine sahip görünen, renkli bir yaşam süren, yakışıklı erkeklerle gezip tozan genç bir kadın olmasına karşın, mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Başarısız bir intihar girişiminin ardından, kendine geldiği zaman bir akıl hastanesindedir. Üstelik çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika bu süreçte, başka  dünyaların insanlarını tanırken kendisini de keşfetmeye başlar…

Paulo Coelho’nun ülkemize yakın bir coğrafyada , Bosna ve Slovenya’da geçen Veronika Ölmek İstiyor adlı romanı, var oluşumuzun her dakikasına yaşam ile ölüm arasında bir seçim olarak yaklaşıyor. Toplumun alışılmış kalıplarının dışına çıkan, farklı düşünceleri yüzünden önyargıları göğüslemek zorunda kalan insanları anlatıyor.

14.09.2011

Şiddetle okunmak istenen kitaplar..




Kısa süre içinde okuyacağım okumak için sabırsızlandığım okuyamadıkça çıldırdığım bir kitap.. Hala Oğuz Atay hayranı olduğumu bilmeyen yoktur umarım..Bu ve diğer kitaplarını en yakın sürede okuyacağım.














Merak ettiğim kitaplardan biri de Georges Perec'in Kayboluş'u.. İleriki zamanlarda okuyup yorumlarımı yazacağım..










Bir diğer merak ettiğim kitabı ise Yaşam kullanma klavuzu..

İçses1:Bende herkes gibi aşk konulu roman okuyabilecek miyim bir gün?
İçses2:Hayır,onlar seni anlamaz.Pessimistgiller öyle kitaplar okumaz,hoş okusa da yarım bırakır..Çünkü aşk romanları mutlu sonla biter.Pessimistgiller bilirler ki mutlu sonlar sadece masallardadır.Pessimistgillere böyle sonlar yakışmaz bunu kaldıramazlar..Bitiremezler.. dinle

12.09.2011

Aklımız en kıymetli hazinemizdir..

-Fotoğraflara bakarken öksürmeye başladım.Düşünceler takıldı sanırım boğazıma..
-Birde  kafasını şişireceğim birilerini arıyorum halimi gören kaçıyor..

10.09.2011

Stephen King - Hayvan Mezarlığı


Olaylar başladıktan sonra her parçası gerilim dolu bir kitap..Kitap bittikten sonra arkamı kontrol ettim  o derece diyebilirim :) (Özellikle gece belli bi satten sonra okunursa bu olayı daha iyi anlayacaksınız).Bu kitabın filmi de çekildi.Fakat tabi ki filmi kitaba değişmeyen biri olarak diyebilirim ki önce kitabı okuyun..!!

Arka kapak:
“Kutsal Mezarlığa gömülen ölüler, kısa sürede yeniden hayata dönerler.” -Bir Kızılderili İnancı- Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı… Bunun elbette nedenleri olmalıydı!.. Stephen King okurlarını, doğaüstü olaylarla bezenmiş heyecanların doruğuna götürüyor.

6.09.2011

Oğuz Atay - Tutunamayanlar Sözlükçe


Yaklaşık bir yıl önce bu kitaba ait bir sözlükçe yaptığımı paylaşmıştım ya hani burda da paylaşacaktım ama bir  türlü (üşengeçlik,tembellik vs..) paylaşamadığım sözlükçeyi işte şimdi paylaşıyorum sizlerle..Umarım beğenirsiniz..Kitabı tekrar tekrar okumak istiyorum.Hazmedilmesi gereken kitaplardan.Okunacak o kadar çok şey var ki tekrar okunacakları ise hiç sorma.. Tutunamayanlar Sözlükçe

Renkli Kitap


Yeni keşfettiğim ama çok beğendiğim bir blog.Ayrıca kitapları böyle video ya çekip de anlatmak gerçekten çok hoşuma gitti belki bir gün bende yaparım çünkü zaten bir kitapsever olarak kitapları bırakamıyorum birde üstüne böyle güzel anlatımlarla ballandıra ballandıra anlatıldıkça içimdeki kurt çıkıveriyor ortaya  =) Ziyaret etmek isteyenler olursa link:http://renklikitap.blogspot.com/

2.09.2011

Satan's School For Girls



Şu saaatlerde izlenebilecek bir film.Yeni bitirdim bende.Yalnız oldukça eski bir film olduğu için bırakın Türkçe alt yazıyı İngilizce alt yazısı bile yok. Günümüzde yapılan gerilim filmleri gibi değil kan olmadanda gerilim filmi yapılabileceğinin güzel bir örneği..

1.09.2011

William Shakespeare-Macbeth


Klasik bir Shakespeare tragedyası..Buraya yazmadığım birçok kitabını okudum ama hala tüm kitaplarını bitirebilmiş değilim =) Şimdiye kadar beğenmediğim tek kitabı oldu.Onu daha sonra paylaşabilirim umarım. Macbeth'e dönecek olursak konu itibariyle güç düşkünlüğü ve ihaneti konu alan bir trajedi.Kitap gayet güzeldi..Ama hala favori kitabım Hamlet'tir..

Goodreads

Bir kitapsever için harika bir site..Çok fazla Türk kitapları yok ama eklemek mümkün öyle güzel bir yanı var.İngilizce ağırlıklı bir site.Hangi kitabı okudun,hangi kitabı okuyorsun,hangi kitabı okumak istiyorsun onları işaretleyerek kendinize küçük güzel hatırlatmalar yapabiliyorsunuz,bunları paylaşabiliyor ve kitaplardan alıntılar koyabiliyorsunuz.Gözatmak isteyen olursa sağ taraftaki resime(harry potter kitaplı sevimli kedicik'e) tıklayarak profilime göz atabilir.

Yeni tema,yeni hayat

Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi sevdiğim bir bölümü(Karşılaştırmalı Edebiyat) okumak için gidiyorum.. Gitmeden önce bloga da yeni bir tema uygulamadan geçemedim,yeni tema,yeni bir hayat, yeni yeni yeni.. Umarım blog yazmaya oraya gidince de devam edebilirim.Temayı umarım beğenmişsinizdir :) Gayet sakin bir havası var..

31.08.2011

Yeni bir şehir..

Sonunda oldu.Kendimi bildim bileli bulunduğum şu küçük(her anlamda küçük) ve sıkıcı yerden gidiyorum.. Hayatımın nasıl olabileceğine dair tahminlerim yok ama nasıl olmaması gerektiğini biliyorum ve bu yüzden zor da olsa gidiyorum..Küçük bir tavsiye:İstediğiniz şeyin peşinden gidin çünkü ilerde başka kişilerin seçimlerini yaşamanın verdiği sıkıntıyı yaşamaktansa kendi tercihinizi yaşamanız sizi rahatlatır..Şahsen  böyle düşünüyorum...Çünkü küçük yerler gerçekten küçük düşünceler doğuruyor..Hayallerim(Çoğul eki kullandığıma bakmayın hayal sadece tek bir hayal: Özgürlük ve bunu sıkılmadan gerçekleştirebileceğim bir meslek: Çevirmenlik.. ) Umarım ilerde şu eski yazılarıma bakıp aa ne kadar saçma şeyler yazmışım bu böyle mi yazılırmış diyebilecek kültür seviyesinde bir kişi olmayı da umuyorum tabi..

23.08.2011

Inherit The Wind

Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri.Bir filmde en sevdiğim şey repliklerdir.Bu filmde tam öyle işte.Zekice kurgulanmış.İronik cevaplar.Ukala tavırlar..Konusuna gelecek olursak kökten dinci bir yerde  evrimci bir biyoloji öğretmeninin verdiği savaşı anlatıyor.Çok ünlü dinci bir avukat olan Matthew Harrison Brady savcılık yapmak üzere küçük kasabaya gelir onun karşısına ise eskiden arkadaşı olan yine ünlü ve ateist olan avukat Henry Drummond
çıkar.Birde gazeteci var tabi resimde görmş olduğunuz genç adam.Cevapları acayip güzel.İşin ilginç yanı izlettiğim hiç kimse filmi beğenmedi.60 yapımı bir film olduğundan mı yoksa herkesin böyle şeylerden hoşlanamayacağından mı bilemem(Filmi izlerseniz anlayabilirsiniz) Benimse favori filmim oldu =) İzleyin izletin..


20.08.2011

Tehlikeli Oyunlar


Mutsuzluk tam da ciğerlerinize işlemişken okursanız daha da anlamlı gelecek bir kitap.Kitapta bazı sözler var ki sırf o sözleri okumak için o uzun kitabı tekrar okuma isteyebilirsiniz..
Sevdiklerimi tabi ki her zaman olduğu gibi buraya yazacağım.Aslında daha fazla ama buraya maalesef kitabın tamamını yazamayacağımın farkındayım o yüzden okuyun ve dinleyin
Sevdiğim sözlerden birkaçı:
* "Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor,bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor,anlıyor musun ?
* İnsanlık öldü belki de hiç yaşamamıştı..!!
*Geçmiş zamandan sıyrılıp,şimdiki zamana bir yerinden tutunmak istedi.
* Hayata dayanamayan her insan gibi yapılır oyunda:-mış gibi yapılır.
* Kötülüğüm kelimelerin arasında kayboluyor.
* Sonunda insanları karıncalar gibi kalabalık ve nereye koşuştuğunu bilmeden çarpışıp duran önemsiz varlıklara benzetti.

* Hikmet, salona, kolktuğuna döndü.
Başkaları gibi yaşamasını bilmeyenler, başkalarını taklit etmeliydi. Onlar da ellerinden geleni yapıyorlardı: Deniz kıyısında bir kahveye oturuyorlar, ah ne kadar güzel! Diyorlardı. Deniz havası bize iyi geldi, diyorlardı. Önlerinden tekneler geçiyordu: Ne sıcak renklere boyanmış tekneler! Diyorlardı; o renkle o rengi hangi ressam yanyana getirmeye cesaret edebilir? (Bunları Nursel Hanımdan öğrenmişlerdi.) Sağlam deniz havasını içlerine çekiyorlardı; insanın temiz havaya ihtiyacı var, diyorlardı. (Bunu da Bilge'den öğrenmişlerdi.) Bütün bu temiz havaya rağmen, gece iyi uyuyamıyorlardı. 
* Onlarda yalnız kaldılar. Deniz kıyısındaki evi tutmadıkları için, kimse denize girmek için mayosunu alıp, onlara gelmedi. Bahçeleri olmadığı için, içkimizle gelip bir sofra kuramayız mehtaba karşı, dediler. Ayrıca, onlar mutlulukların yalnız yaşamak istiyorlarmış, Sevgi öyle söylemiyor muydu, bırakalım yaşasınlar, dediler. Bırakalım istedikleri gibi yaşasınlar. Ve bıraktılar.

19.08.2011

Hayatın Akışı + Ben=İroni




Uzun şeyler yazmayacağım.Halim yok o kadar.
Lys sonuç= Eskişehir Karşılaştırmalı Edebiyat...
Hayalimden biriydi kazanmak.Oldu.. Sevinmedim,sevinemedim. İnsanlar hayali gerçekleştiğinde sevinir.Bu ikisi niye birbirinden bu kadar farklı.?? dinle

16.08.2011

Kuroshitsuji

En son beğenerek izlediğim anime maalesef bir sürü anime var ama içlerinden sadece birkaçı güzel.İşte bu da onlardan bir tanesi.Konusuna gelecek olursak: Victoria döneminde İngiltere’nin en asil ailelerinden biri olan Phantomhive’lar bir yangın sırasında hayatlarını kaybederler.
Yangının ardından kaybolan Phantomhive’ların tek oğlu 12 yaşındaki Ciel Phantomhive; yanında Sebastian Michaelis adlı her konuda mükemmel bilgiye, terbiyeye ve yeteneğe sahip olan bir hizmetkarla birlikte 2 yıl sonra aniden ortaya çıkarak tüm malvarlıklarının ve işlerinin yönetimini devralır. Bir yandan da Sebastian’la birlikte, Kraliçe Victoria’nın ilgilenmesini istediği Londra’daki gizli davaları çözmektedir.Ancak aslında Sebastian, Ciel’in geri dönebilmek için anlaşma yaptığı bir şeytandır.
 Böyle şeytana da ıhıımmm..!Bende istiyorum :)

Carlos Fuentes-Kaygı Veren Dostluklar


Çevirisinden mi bilmem ama birkaç öykü bana biraz karmaşık geldi.İçinde 5-6 tane öykü yer alıyor.İsmi yanıltıcı bir kitap ya da ben bağ kuramadım olamaz mı ?? 

 Arka kapak:
Meksika’nın en saygın yazarlarından Carlos Fuentes, altı öyküden oluşan Kaygı Veren Dostluklar ile yaşam ve ölüm denen iki değişmezin arasında sıkışıp kalan varlıkların; hayaletler, vampirler, zebaniler, cadılar ve başka doğaüstü yaratıkların üzerinden okuyucuyu ülkesinin renkli kültür coğrafyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Kaygı Veren Dostluklar’da günlük yaşamlar iç içe geçen doğaüstü varlıklar beklenmedik şekillerde hayatlarına girdikleri insanların kaderlerini değiştiriyor. Bir yandan da Kazıklı Voyvoda’dan İkinci Dünya Savaşı’na, Shakespeare oyunlarından azizelerin rengârenk dünyasına uzanarak aşk, aile, cinsellik ve din gibi evrensel konular irdeleniyor.
Fuentes, fantastik edebiyata görkemli bir dönüş yaptığı Kaygı Veren Dostluklar’da hem Meksika’nın çağdaş kimliğinin geçmiş tarafından nasıl şekillendirildiğini inceleyerek nesiller, sınıflar ve cinsiyetler arasındaki, toplumun üzerine ölü toprağı gibi çöken yabancılaşmayı sorguluyor hem de okuyucuyu ölüm ve yaşamın hem tezatlarını hem de birbirine olan bağımlılığını keşfe davet ediyor; biraz ürküterek, biraz da şehvetle...

Rawi Hage-Hamamböceği

 Franz Kafka'nın hamamböceği gibi birşey bekliyordum okuyunca hayal kırıklığı yaşadım..Kötü değil ama ben böyle olay örgüsü beklemiyordum.Okuyacak olanlara tavsiye Kafkanın böcüğü ile alakası yok sadece ufak bi benzetme..

Arka kapak:
Değişim başlıyor. Tövbe edin, sizi kendini beğenmiş, dik konumdaki yaratıklar!
Kafka'nın böceği Gregor Samsa'nın kabuğunun parlaklığı hâlâ gözlerimizi kamaştırıyor ve Dostoyevski'nin yeraltı yaratıkları hâlâ zihinlerimizde kıpırdanıp duruyorken, Rawi Hage, "hamamböceği" ve "yeraltı" imgelerine bambaşka bir boyut kazandırıyor.
Hage'in Ortadoğu'dan Kanada'ya, Montreal'in arka mahallelerine göçen isimsiz kahramanıyla başarısız bir intihar girişiminin ardından tanışıyoruz. Kendisini yarı insan yarı hamamböceği olarak gören bu kahramanı intihara sürükleyen nedenler ve yine göçmenlerden oluşan yakın çevresinin geçmişi yavaş yavaş gözler önüne serilirken, bir yandan da Kanada'nın "soğukluğunda" tutunma çabaları aktarılıyor. Hamamböceği, Hage'e Uluslararası Impac Dublin Edebiyat Ödülünü kazandıran ilk romanı De Niro'nun Oyunu'ndaki gibi, bir varoluş mücadelesi aynı zamanda.
Sudan kalkan rüzgâr, ırmak kıyısında iyice ayaza kesmişti. Ona sırtımı döndüm, kiliseleriyle, eski evleriyle, yüksek binalara yer açmaya hazırlanan eski kente baktım. Buraya nasıl geldiğimi merak ettim. Ne kadar saçma. Çok saçma. Asıl soru şuydu: Sonunu nerede getirmeli? Yerinden ayrılanların tamamı, yaşamlarını iyileştirmek için göç ederler, benim amacımsa ölümümü iyileştirmekti. Belki de önemli olan bitiş şeklidir, yaşama şekli değil, diye düşündüm. Belki de biz, tıpkı filler gibi, seçtiğimiz mezarlara doğru ilerliyoruz. 

Nerelerdeydim??



Uzunca bir süre internetsizlik yüzünden maalesef uzak kalmıştım.Ama artık burdayım.Sırf can sıkıntısı için yazıyorum gerçekten karşılık beklemiyorum.Çünkü ben monologlardan yanayım.Bu süre zarfında çok şey oldu.Mesela okulum bitti.Ama ben devam etmek istemiyorum..!!! Yabancı dil okumak ve şu saçma sapan hayatta en sevdiğim şeyi yapmak istiyorum.Çeviri..Neyse işte lys denen şeye girdim.Kazandım hoş bakalım 3 gün sonra açıklanacak sonuçlar sonra ben yine kaçar..Demeyi çok isterdim tabi ki hayat o kadar kolay değil.Aslında hayat kolayda onu zorlaştıran bizleriz..Sınavı kazandım kazanmasına tercihlerimi de yaptım ama aile denen topluluğun bireyleri var.Nasıl anlatırsın ki ben kendi bölümümü istemiyorum zaten şu dünyadan çok sıkıldım severek yapabileceğim gerçekten çok az şey var diye..Onlara da  hak veriyorum şimdiye kadar herşeyden çok çabuk sıkıldım.Kendimi bildim bileli sıkılırım çünkü.Neyse anlamadılar tabii.Haliyle 21 yaşındayım okul 5 sene..İzin vermediler.. Bir yoluna bulup gitmek düşüyor bana da..Çünkü gerçekten sevdiğim çok az şey var.